Altın Fiyatları 1.900 Doların Altında Mücadele Ediyor
Altın piyasası şu sıralar 1.900 dolar seviyesinin altında seyrederek, önemli direnç noktalarını zorlamaya devam ediyor. Uzmanlar, bu seviyelerin uzun vadede yatırımcılar için fırsatlar barındırdığını belirtirken, değerli metaller alanında yaşanan yükseliş potansiyeline dikkat çekiyorlar. Analistler, özellikle 2023 yılında altın ve gümüş fiyatlarında önemli artışların yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu öngörüyorlar.
Uzman Görüşleri: “Altın 2023 Yılında Parlamaya Devam Edecek”
Degussa’nın kıdemli ekonomisti Thorsten Polleit, yatırımcıların parasal değerlerini koruma çabaları ve ekonomik belirsizliklerin artmasıyla birlikte altının 2023 yılında da önemli bir parlamaya devam edeceğine inanıyor. Polleit, yaptığı değerlendirmede, altının ortalama fiyatının 2.000 dolar seviyelerine ulaşacağını ve yıl boyunca 2.200 dolara kadar çıkabileceğini öngörüyor. Ayrıca, gümüş fiyatlarının ise yıl içerisinde 26 ile 29 dolar bandında seyretmesini bekliyor.
Enflasyonun tüketici ve küresel ekonomi üzerindeki baskısını dikkate alan Polleit, merkez bankalarının sıkılaştırma politikalarının, para arzını azaltarak enflasyonu dizginleme çabalarının altını desteklediğine vurgu yapıyor. Tüketici fiyatlarının geçen yıl yüksek seviyelerden düşmesine rağmen, para arzının azalmasının enflasyon üzerindeki baskıyı sürdüreceğini belirtiyor. “Para arzı daraldıkça, malların fiyatları artar ve insanların satın alma gücü azalır. Bu durum, ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratacaktır” şeklinde açıklamalarda bulunuyor.
Merkez Bankalarının Para Politikasındaki Sancılı Dönem
Thorsten Polleit, özellikle COVID-19 salgını sonrası merkez bankalarının piyasaya büyük miktarda likidite pompaladığını hatırlatıyor. 2020 yılında başlayan bu süreçte, dünya genelinde merkez bankalarının para arzını önemli ölçüde artırdığına dikkat çekiyor. Örneğin, 2019’un sonundan itibaren ABD Merkez Bankası’nın M2 para arzı %40 artış gösterdi. Avrupa Merkez Bankası’nın ise bu dönemde %25 oranında genişleme yaşadığını belirtiyor.
Polleit, bu artışların geri alınması sürecinin sancılı geçeceğini ve ekonomide ciddi sarsıntılara neden olabileceğini belirterek, “Para arzının hızla daralması, tüketim ve yatırım üzerinde baskı kuracak ve ekonomik aktiviteyi olumsuz etkileyecektir” diyor. Ayrıca, piyasaların merkez bankalarına olan güveninin kaybolmaması için alınacak önlemlerin büyük önem taşıdığını vurguluyor.
Enflasyon ve Resesyon Endişeleri
Kriptokoin.com’un da yakından takip ettiği üzere, 2023 yılı başlarından itibaren piyasalarda durgunluk endişeleri yerini tam anlamıyla resesyon korkularına bırakmadı. Ancak Polleit, piyasaların resesyon konusunda fazla endişe duymamalarının temel nedeninin, Fed’in şahin duruşunun ancak sınırlı kalacağına olan güven olduğunu söylüyor. “Gerçek şu ki, piyasalar merkez bankalarının politikalarına güven duymadan hareket edemez ve bu durum sürdürülebilir değil”
Özellikle Amerikan Merkez Bankası’nın faiz oranlarını %5 seviyesine çıkarması ve piyasayı rahatlatmak için atılacak adımların zamanlaması konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor. Eğer piyasalarda ciddi bir olumsuzluk olursa, merkez bankalarının faiz oranlarını yıl sonunda düşürmeye yönelebileceğini öngörüyor.
ABD’nin yüksek borç seviyeleri ve faiz artışlarının maliyetleri, ekonomiyi kritik bir sınava sokuyor. “2021 yılında faiz oranlarının %1’in altında olmasıyla hükümet yaklaşık 350 milyar dolar borç ödemesi yaptı. Eğer faizler %5 seviyesine ulaşırsa, toplam borç ödemeleri 1,2 trilyon dolara çıkabilir ki bu, ABD’nin savunma bütçesini bile aşan bir miktar” şeklinde uyarıyor.
Altın Yatırımlarında Uygun Fiyat ve Gelecek Perspektifi
Polleit, mevcut altın fiyatlarının uzun vadeli yatırımcılar için halen cazip olduğunu ve fiyatların uygun seviyelerde bulunduğunu düşünüyor. Geleneksel portföylerde devlet tahvili yerine altın ve gümüş gibi değerli metallere yatırım yapmanın, özellikle enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde daha avantajlı olacağını vurguluyor. “Reel faiz oranlarının negatif kalmaya devam edeceği ortamda, altın ve gümüş gibi değerli metaller, portföy çeşitlendirmesi açısından önemli bir yer tutmaya devam edecek” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Yatırım tercihleri konusunda ise, yaklaşık olarak %60’ını küresel olarak çeşitlendirilmiş hisse senetleri ve ETF’lerde tutmayı tercih ettiğini, kalan kısmını ise %70 oranında altında ve %30 oranında gümüş tutacak şekilde ayarladığını belirtiyor. Son olarak, uzun vadeli perspektiften bakıldığında, mevcut fiyat seviyelerinin alım için uygun olduğunu ve değerli metallere olan ilginin artmaya devam edeceğini ekliyor.