Altının Güncel Piyasa Durumu ve Kaybolan Kazanımlar
Altın piyasası, yaklaşık 70 dolar civarında değer kaybettikten sonra 2.000 doların altına geriledi. Bu düşüş, yatırımcıların risk iştahını olumsuz etkileyerek, fiyatların dalgalanmasına neden oldu. Aynı zamanda, petrol fiyatlarındaki sert düşüş ve riskli varlıkların (hisse senetleri, kripto para birimleri gibi) kayda değer kazançlar elde etmesiyle paralel hareket etti.
Risk iştahının anahtarı, Ukrayna’daki savaşın ne kadar uzun süreceğine bağlıdır. Petrol piyasası, Çarşamba günü yaşanan %10’luk kayıplar ve emtia fiyatlarındaki genel düşüşle birlikte, petrol fiyatları da baskı altında kaldı. West Texas Intermediate (WTI) ham petrolü %10 azalarak yaklaşık 110 dolar seviyesine gerilerken, Brent ham petrolü %11’lik bir düşüşle 114 dolar civarında işlem gördü. OANDA’nın kıdemli piyasa analisti Edward Moya, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: WTI petrolü, haftanın başındaki yüksek seviyelerden %10 oranında geri çekildi; ancak, küresel enerji arzındaki kesintilerin yüksek riskleri göz önüne alındığında, bu geri çekilme geçici olabilir. Dünya genelinde enerji krizine karşı alınan koordineli önlemler, fiyat baskılarını hafifletmeye devam ederken, piyasalardaki en büyük belirleyici unsur Ukrayna’daki çatışmanın ne kadar süreceği olacak.
Riskli varlıklar ise, piyasalarda yaşanan toparlanma ile birlikte yükselişe geçti. Dow Jones endeksi %2,35 oranında artarken, S&P 500 endeksi %2,79 oranında yükselerek günü kapattı. Bitcoin ise, ABD hisse senetleriyle birlikte hareket ederek %8 oranında artışla 39.000 dolar seviyesinden 42.000 dolar seviyesine ulaştı. Kriptokoin.com tarafından bildirildiği üzere, altın, Salı günü 2.078,80 dolar ile yeni rekor seviyeleri görmesine rağmen, ardından kazanımlarını koruyamadı. Nisan ayı vadeli altın sözleşmeleri, en son %0,06 düşüşle 1.987 dolar seviyesinde işlem görüyor.
Altın Fiyatlarındaki Teknik ve Temel Analizler
Edward Moya: Altın, Bu Seviyelerde Bir İşlem Aralığı Çizebilir
Kıymetli metal, Wall Street’teki risk iştahındaki pozitif gelişmeler ve Ukrayna’daki durumun henüz netlik kazanmaması nedeniyle, kısa vadeli hareketlerde belirsizlikler devam ediyor. Edward Moya, yaptığı açıklamada şunları söylüyor: Salı günkü ralli, aşırı satım koşulları nedeniyle gerçekleşti ve bu hareket, piyasalarda dip alım fırsatı olarak görülebilir. Ancak, Ukrayna’da Kırım ve diğer ayrılıkçı bölgelerin durumu, Rusya ile ilişkilerin karmaşık yapısı nedeniyle altının hızla yükselmesi beklenmiyor. Bu nedenle, fiyatlar muhtemelen 2.000 dolar seviyesinde dalgalanabilir.
ABD hisse senetlerindeki toparlanma ve çatışmanın başlangıcında yaşanan düşük seviyelerin korunması halinde, altın fiyatları daha da düşebilir. Uzmanlar, altının 1.965 dolar ile 2.050 dolar arasında bir işlem aralığında kalmasını öngörüyorlar. Ayrıca, DailyFX stratejisti Michael Boutros, önemli destek seviyesinin 1.922 dolar olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: Fiyatlar bu seviyenin üzerinde kaldıkça, piyasa yapıcılar pozitif kalabilir. Ancak, bu eşik altına inilirse, aşağı yönlü hareket hızlanabilir.
Exinity Group’un kıdemli piyasa analisti Han Tan ise, jeopolitik gerilimlerin devam etmesi ve küresel ekonomi üzerinde belirsizliğin artmasıyla altının daha fazla kazanç potansiyeli taşıdığını düşünüyor. Analist, şu açıklamayı yapıyor: Enflasyonist baskıların artması ve büyük merkez bankalarının şahin politikaları, altının enflasyona karşı koruma fonksiyonunu güçlendiriyor. Ayrıca, küresel ekonomik durgunluk riskleri artarsa, güvenli liman talebi de yükselerek altına olan ilgiyi artırabilir.
ABD Enflasyon Verilerinin Piyasalara Etkisi ve Fed Politikası
Jeopolitik gelişmelerin yanı sıra, piyasalar dikkatle izlediği kritik bir veri olan ABD’nin Şubat ayı TÜFE rakamları, önümüzdeki günlerdeki faiz kararlarını büyük ölçüde etkileyecek. Ekonomistlerin tahminlerine göre, enflasyon, Şubat ayında %7,9 seviyesine yükselerek, 40 yılın en yüksek seviyesine yakın bir rakam gösterecek. Piyasa beklentileri, Ocak ayındaki %7,5’lik enflasyon oranını aşarak, enflasyonun daha da yükseldiğini gösteriyor. DailyFX stratejisti John Kicklighter, konuya ilişkin şu yorumu yapıyor: Yüksek enflasyon, fiyatlarda daha fazla artış riskini beraberinde getiriyor. Enerji maliyetlerinin hızla yükselmesi ve emtia fiyatlarındaki sert artışlar, enflasyonist baskıları tetikliyor. Bu durum, Fed’in faiz artışlarını hızlandırabileceği veya şahin tutumunu sürdürebileceği beklentilerini güçlendiriyor.
Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell, son açıklamasında, geleneksel 25 baz puanlık faiz artışını desteklediğini ifade etti. Ancak, piyasa hareketleri ve Ukrayna’daki belirsizlikler nedeniyle, 50 baz puanlık faiz artış olasılığı azaldı ve bunun yerine daha temkinli bir yaklaşım öne çıkıyor. John Kicklighter, bu konuda yaptığı değerlendirmede şunları söylüyor: Enflasyon verileri ve piyasa oynaklığı göz önüne alındığında, önümüzdeki hafta %40 ihtimalle 50 baz puanlık artış yerine, 25 baz puanlık artış tercih edilebilir. Ancak, enflasyonun daha da yükselmesi halinde, faiz artışlarının hızlandırılması olasılığı yeniden gündeme gelebilir.
Enflasyonun uzun süre yüksek kalması, emtialar ve özellikle altın gibi değerli metallerde fiyat artışlarını tetikleyebilir. DoubleLine Capital CEO’su Jeffrey Gundlach, yaptığı web yayınında, enflasyonun bu yıl %10’a ulaşabileceğini ve Fed’i daha agresif politikalar uygulamaya zorlayabileceğini belirtiyor. Gundlach, görüşlerini şu sözlerle özetliyor: Ukrayna’daki savaşın ve enflasyonun etkisiyle, piyasalarda belirsizlik artarken, enflasyonun %10 seviyesine ulaşması olasıdır. Bu durumda, emtiaların yönü belirginleşecektir və enflasyonun yüksek seyretmesi, faiz artışlarının hızını da artırabilir.
