Global Ekonomik Kriz ve Soru İşaretleri
Kriptokoin.com olarak, dünya genelinde yaşanan ekonomik sarsıntıları ve politikacıların bu süreçte attığı adımları yakından inceliyoruz. Son zamanlarda, birçok ülke tarihinin en büyük parasal genişleme hamlelerini gerçekleştirerek, ekonomiyi canlandırmaya çalışıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde, Senato ve Temsilciler Meclisi, yaklaşık toplamda 5 trilyon dolara ulaşan yeni teşvik paketleriyle ekonomiyi destekleme yoluna gitti. Mart ayı sonunda 2 trilyon dolarlık acil durum paketi onaylandı ve sonrasında Demokratların önerdiği 3 trilyon dolarlık ek paket, ülkenin yüksek işsizlik oranlarıyla mücadele etmek amacıyla kabul edildi. Bu gelişmeler, COVID-19 pandemisinin ekonomik etkilerine karşı alınan önlemlerin en büyüğü olarak kayıtlara geçti.
Federal Rezerv’in Tarihi Para Politikası Hamleleri
Federal Rezerv, bu süreçte piyasaya ciddi miktarda yeni likidite enjekte ederek, ekonomik durgunluğu aşmaya çalıştı. Bu kapsamda, para politikasında devrim niteliğinde adımlar atıldı. Fed, piyasaya sürdüğü varlıkları artırmak için “parasal genişleme” stratejisini devreye soktu. Bu sayede, piyasadaki likiditeyi artırmak ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla, büyük miktarda devlet tahvili ve riskli varlıklar satın alınmaya başlandı. Bu hareket, 2008 finans krizinden sonraki dönemde görülen toplam 1,2 trilyon dolarlık varlık alımlarını geride bıraktı ve toplamda 2.8 trilyon dolara ulaşan bir enjekte gerçekleşti. Ayrıca, bu kez sadece devlet tahvilleri değil, aynı zamanda kurumsal ve yerel yönetim tahvilleri gibi riskli enstrümanlar da portföye eklendi.
Kripto Para Yatırımcılarının Gözünde Bu Süreç
ABD’nin ekonomik kurtarma paketleri, çoğu zaman halka açık şirketlerin ayakta kalmasını sağlamak ve hissedarların zararlarını minimize etmek amacıyla kullanılıyor. Bu yeni paranın piyasaya sürülmesiyle, varlıkların maliyetleri artma eğilimine girdi. Ancak, birçok Amerikalı’nın varlık sahibi olmaması nedeniyle, gerçek anlamda satın alma gücünde bir erime yaşanıyor. LiquidApps CEO’su Beni Hakak, Bitcoin (BTC) açısından yeni fırsatlara dikkat çekti:
- “COVID-19 finansal krizi, Bitcoin’in ilk kez bir varlık sınıfı olarak sınandığı önemli bir dönem oldu. Bazıları Bitcoin’in altına benzer bir performans göstereceğini öngörürken, fiyatlarda geçici düşüşler yaşandı. Ekonomik toparlanma sürecinde Bitcoin’in istikrar kazandığını ve S&P 500 endeksinden daha iyi performans gösterdiğini gözlemliyoruz. Ayrıca, Bitcoin halving olayının gerçekleşmesiyle birlikte, enflasyona karşı korunma özelliği kazanıp kazanmayacağını görmek büyük bir merak konusu. Bu süreç, Bitcoin’in gelecekteki değerini belirleyecek kritik bir dönemeç olacak.”
Parasal Genişleme ve Bitcoin Arasındaki Çelişki
Serbest para basımı uygulamaları, Bitcoin’in arzını yarıya indiren halving olayına kıyasla, oldukça farklı bir yön gösteriyor. Kripto para tutkunları için bu durum, Bitcoin’in “dünyanın en sağlam para birimi” olma yolundaki potansiyelini güçlendiren bir gösterge olarak görülüyor. Bitcoin’in toplam arzının sınırlandırılmış ve şeffaf olması, enflasyon endişesi taşıyan yatırımcıların ilgisini çekiyor. CryptoCompare platformunun ürün müdürü Avi Rosten, piyasanın iniş çıkışlarını ve risk faktörlerini detaylandırırken şunları söyledi:
- “Mart ayının ortasında yaşanan yüksek volatilite ve ABD borsalarındaki büyük dalgalanmalar, piyasaların ne kadar kırılgan olabileceğini gösterdi. CryptoCompare olarak, saniyede yaklaşık 11.000 işlem gerçekleştirildiğini ve yatırımcıların büyük çoğunluğunun dolar ve güvenli limanlara yöneldiğini gözlemledik. Bu ortam, Bitcoin’in değerini test ettiği anlar oldu. Ayrıca, kripto para piyasalarındaki yüksek hacim ve yoğun ilgi, Bitcoin’in tarihsel olarak altın gibi bir değer saklama aracı olma yolunda ilerlediğinin göstergesidir.”
Diğer yandan, uluslararası ekonomiler de benzer sorunlarla karşı karşıya. Brezilya reali, Meksika pezosu ve Güney Afrika randı gibi para birimleri, dolar karşısında %20’den fazla değer kaybetti. Bu gelişmeler, küresel ekonominin kırılganlığını ortaya koyarken, Bitcoin gibi kıt ve sınırlandırılmış varlıklar, enflasyon ve belirsizlik ortamında yatırımcılar tarafından daha fazla tercih ediliyor.
70’li Yılların Enflasyon ve Altın Deneyimi
1973 yılında yaşanan petrol krizinin ardından, küresel piyasalarda büyük bir şok dalgası yayıldı. Hükümetler, özellikle ABD, ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla bol miktarda para basma yoluna gitti. Bu dönemde, yatırımcılar enflasyon riskine karşı korunmak için altına yöneldi. 1970’lerdeki ekonomik belirsizlikler, günümüzün finansal ortamına oldukça uyum sağlıyor. ABD’nin altın standardını tamamen terk etmesiyle birlikte, on yıllık süreçte %13,3’lük enflasyon oranına ulaşılırken, ekonomik durgunluk ve yüksek enflasyon bir arada yaşandı. Bu ortamda, enflasyona karşı dirençli bir değer saklama aracı olarak altın öne çıktı.
Şimdi ise, Bitcoin’in halving ile arzı sınırlandırılırken, fiat para birimleri genişlemeye devam ediyor. Enflasyon korkuları yeniden güçlenirken, kanıtlanabilir kıt varlıklar, riskten korunma ve değer saklama amacıyla daha fazla tercih ediliyor. Quantum Economics kurucusu Mati Greenspan, büyük çaplı parasal genişlemenin ardından Bitcoin’in gelecekteki değerini koruyacağını düşünüyor:
- “Bitcoin, altın ve gümüş gibi, enflasyona karşı koruma sağlayan varlıklar arasında yer alıyor. Para arzında artış olursa, bu kıt varlıkların değeri fiat para birimlerine karşı daha da güçlenebilir. Bu nedenle, Bitcoin ve diğer kıt emtialar, enflasyonun yükseldiği dönemlerde yatırımcılara güvenli liman olmayı sürdürecektir.”
