Fed’in Faiz Artışları ve Altın Piyasasına Etkisi
Bu yıl Fed’in faiz oranlarını yaklaşık %3,5 seviyesine yükseltmeye yönelik kararlı adımlar atması ve önümüzdeki yıl bu oranları %4’e ulaşması muhtemel görülüyor. Bir piyasa uzmanına göre, bu faiz politikası altın piyasasının sağlam duruşunu sürdüreceği yönünde olumlu sinyaller veriyor.
Kriptokoin.com’un da bildirdiği üzere, Fed’in 75 baz puanlık faiz artışı, son 28 yılın en büyük faiz artış hamlesi olarak kayıtlara geçti. Bu gelişmeler ışığında, altın yatırımcılarının Fed ve Başkan Jerome Powell’ın zor bir konumda olduğunu anlamaya başladıkları düşünülüyor. George Milling-Stanley, State Street Global Advisors baş altın stratejisti, yakın zamanda yaptığı bir röportajda bu durumu şöyle açıklıyor:
“Fed, çok ince bir ipte yürüyüş yapıyor. Powell, enflasyonu kontrol altına almak isterken, ekonomiyi resesyona sokma riskini de göz önünde bulunduruyor. Bu iki hedef arasında denge kurmaya çalışırken, altın piyasası bu süreçten olumlu yönde etkileniyor.”
Altın Yatırımcılarının Stratejileri ve Beklentileri
Stratejist Milling-Stanley, Fed’in alacağı her kararın altın fiyatları üzerinde olumlu etkisi olacağını düşünüyor. Bunun temel nedeni ise şu: Eğer Fed faiz oranlarını yeterince hızlı yükseltmezse, enflasyon yükselmeye devam edecek. Ancak çok agresif hareket ederse, resesyon riski artacak. Bu iki olasılık da altın yatırımcıları için avantajlı durumlar oluşturuyor. Her ne kadar farklı senaryolar söz konusu olsa da, her iki durumda da altının kazanç sağlayacağı öngörülüyor.
Reel Faizler ve Ekonomik Belirsizlikler
ABD ekonomisine dair artan riskler, Merkez Bankası’nın ekonomik görünüm tahminlerini de etkiliyor. Fed, önümüzdeki iki yıl için GSYİH büyüme oranını %2,8 ve %2,2 seviyelerinde öngörürken, son tahminlerde bu oran %1,7’ye kadar geriledi. Bu durum, Fed’in agresif para politikası duruşunun reel faizleri yükseltmeye başlayacağı anlamına geliyor. Ancak Milling-Stanley, yatırımcıların bu gelişmeler karşısında daha büyük bir resme odaklanmaları gerektiğini belirtiyor:
“Reel faiz oranları, yatırımcıların karşılaştığı yüksek oynaklık ve ekonomik belirsizliklere karşı yeterince koruma sağlayacak seviyede değil. Araştırmalar gösteriyor ki, reel getirilerin %2 seviyesini aşması, yatırımcılar için ciddi bir risk oluşturabilir. Ancak şu anda, bu seviyeye ulaşmamış durumdayız.”
Altın, Güçlü Bir Savunma Varlığı Olmaya Devam Ediyor
Gerçek faiz oranlarının yükselişi ve diğer ekonomik faktörlere rağmen, Milling-Stanley, altının portföylerde önemli bir yer tutmaya devam edeceğini vurguluyor. Özellikle, hisse senetleri ve tahvil piyasalarındaki satışların, altına olan talebi artırdığına dikkat çekiyor. Fed’in 75 baz puanlık faiz artışına rağmen, altın fiyatları zeminini koruyor. Ancak, S&P 500 endeksi Perşembe günü %3’ün üzerinde değer kaybı yaşadı. Yıl boyunca ise, sarı metal fiyatları görece istikrarlı kaldı; buna karşılık, hisse senedi piyasası büyük bir düşüş yaşadı ve ayı piyasası bölgesine girdi. Milling-Stanley, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Yüksek faiz oranlarına rağmen, altın yatırımcıların en güvenli limanı olmaya devam ediyor. Bu değerli metal, şu anki belirsizlik ortamında yatırımcıların ihtiyaç duyduğu en iyi savunma aracıdır.”
Altın Yatırımı İçin Tavsiye ve Portföy Dağılımı
Peki, bir yatırımcının portföyünde ne kadar altın bulunmalı? Milling-Stanley, portföylerde altına %2 ile %10 arasında bir pay ayrılmasını öneriyor. Ayrıca, ekonomik zor zamanlarda, araştırmaların yatırımcıların risklerini ikiye katlaması gerektiğine işaret ettiğini belirtiyor:
- “Araştırmalar, kriz zamanlarında risk toleransını %20’ye kadar artırmanın uygun olabileceğini gösteriyor. Bu, herkes için geçerli değil, ancak matematiksel olarak en uygun seviyedir.”
Sonuç olarak, altın, ekonomik belirsizlikler ve piyasa oynaklıkları karşısında, yatırımcılara güvenli bir liman ve portföy çeşitlendirmesi açısından önemli bir araç olmaya devam ediyor. Bu nedenle, yatırımcıların portföylerini dengeli tutmaları ve piyasa koşullarını yakından takip etmeleri büyük önem taşıyor.
