Türkiye’de Borsa ve Yatırımcılar İçin Son Durum
Günümüz piyasalarında, dünya genelinde hisse senetleri, emtialar ve kripto para birimleri ciddi değer kayıpları yaşarken, Türkiye’deki borsa adeta yerçekimine meydan okuyor. Bir yandan küresel piyasalardaki dalgalanmalar devam ederken, diğer yandan Türkiye’de Borsa İstanbul’un performansı şaşırtıcı şekilde değişiyor. Geçen yıl dolar bazında %30’luk kayıp yaşayan borsa, bu yılın ilk yarısında %33’lük astronomik bir kazançla en iyi getiriyi sağlayan piyasalar arasına girdi. Bu hızlı yükselişin arkasında başlıca itici güç olarak bankacılık sektörü öne çıkıyor.
Temmuz ayının ortasında başlayan ve hız kesmeden devam eden yükseliş trendi, banka endeksinin yüzde 104’ü aşan dolar bazındaki getirisiyle dikkat çekiyor. Bu performans, geçmişte kripto para performanslarının bile gerisinde kalmış değil. Ancak, sanayi şirketlerinin getirisi sadece %15 seviyelerinde kalmış durumda; nedenleri ise oldukça düşündürücü. Bu hareketin tamamını yakalayan yatırımcı sayısı ise maalesef oldukça az, çünkü piyasa oldukça karmaşık ve dinamik bir yapıya sahip.
Piyasa Neden Bu Kadar Hızlı Yükseliyor?
Birçok faktör, piyasalardaki bu ani ve güçlü yükselişin ardında gizleniyor. Peki, gerçekten ne oldu da bankaların hisse senetleri bu kadar uçuşa geçti? Bu yükselişin nedenleri arasında yabancı alımların etkisi büyük mü, yoksa piyasaların ucuzluk algısı mı hakim? Ayrıca, gelecek yıl gerçekleşmesi beklenen siyasi değişiklikler ve iktidar beklentileri de bu hareketi tetikleyici unsurlar arasında yer alıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin borsa hakkında yaptığı övgü dolu açıklamaları ve ekonomiyi güçlendirecek çeşitli politikalar, piyasalarda güven oluşturuyor mu? Bunun yanı sıra, kaynağı belli olmayan fonların piyasaya girişleri, seçim öncesi ekonomi yönetiminin ekonomiyi iyi gösterme çabaları ve Varlık Fonu’nun aktif alımları da yükselişi destekliyor.
Bankaların endeksteki ağırlığını kullanarak vadeli kontratlarda kar etmeye yönelmeleri, piyasanın hızla hareketlenmesine neden oluyor. Ayrıca, aşırı yükseliş yaşayan bankaların hisse senetlerini satın alıp spot piyasada pozisyon kapatanlar, kısa sürede yüzde 7 civarında kar edebiliyor. Bu kadar hızlı ve kolay kar fırsatını başka hiçbir piyasa ortamında görmek mümkün değil. Ancak, bu yükselişin sürdürülebilirliği konusunda bazı soru işaretleri de bulunuyor.
Türkiye’nin En Önemli Sektörü ve Enflasyonun Etkisi
Özellikle, Türkiye’nin en büyük ve itibarlı sektörlerinden biri olan turizm ise bu yükselişten pek nasibini alamıyor ve yüzde 22 kayıpla karşı karşıya. Açıklamalara göre ülkeye turizm gelirleri artmış olsa da, enerji krizinin etkisiyle Avrupa ülkeleri enerji maliyetlerini yüksek tutarken, Türkiye’de turizm gelirlerinin artmasıyla ilgili soru işaretleri devam ediyor. Bu durum, piyasanın gerçek durumu yansıtmadığı görüşlerini güçlendiriyor.
En büyük risk olarak ise enflasyon ön plana çıkıyor. Ülke yöneticilerinin geçen Eylül ayında enflasyonu hafifletip büyümeye odaklanmasıyla, ekonomik hikaye köklü bir şekilde değişti. Enflasyon, ekonomideki tüm kötülüklerin temel nedenidir. Türk Lirası’nın parasal işlevlerini büyük ölçüde yitirmesiyle birlikte, şeffaflık ve doğru değerleme kriterleri kayboluyor. Şirketlerin finansal tabloları ve piyasa değerleri gerçeği yansıtmaktan uzaklaşıyor, bu da fiyatların güncel gerçeklerle uyuşmamasına neden oluyor.
Eğer gelecek satın alma planları yapılıyorsa, daha uygun zamanlar beklemek akıllıca olabilir. Örneğin, bankaların yüksek karları görünürken, özsermaye karlılıkları %40 seviyelerinde ve enflasyonun hızla yükselmesiyle bu karların reel anlamda eridiği de unutulmamalı. Enflasyon gerçekten düşecekse, bankaların devlet iç borçlanma senetlerinden zarar yazmaya başlamasıyla ne olacak? Ayrıca, Kur Korumalı Mevduat ve Kredi Garanti Fonu gibi uygulamalar, ekonominin riskli ve spekülatif ortamını daha da karmaşık hale getiriyor.
Yatırımcılar ve Gelecek Öngörüleri
Görünmez elin piyasayı yukarıya doğru ittiği bu ortamda, yatırımcıların daha sakin ve dikkatli olması gerekiyor. Piyasanın ani sert düşüşler yaşaması olası olsa da, hızla toparlanma ihtimali de bulunuyor. Bu nedenle, yatırımcıların panik yapmadan, planlı ve disiplinli hareket etmesi büyük önem taşıyor. Zararı kesin ve oyundan erken çıkmak, uzun vadeli ve yüksek riskli yatırımların önüne geçmek adına akıllıca bir strateji olabilir. Enflasyonu göz önünde bulundurarak, paranın değerini korumak ve en az iki katına çıkarmak, temel hedef olmalı. Aksi takdirde, her gün kayıpla yüz yüze kalmak kaçınılmaz olur, bu yüzden güç ve sabırla hareket edilmeli.
Son olarak, piyasalarda yaşanacak olası büyük dalgalanmalara karşı hazırlıklı olmak ve piyasayı yakından takip etmek, en önemli yatırım stratejilerinden biri olmalı. Güç bizimle, güç sizinle ve bu zorlu süreçte birlikte hareket ederek, finansal hedeflere ulaşmak mümkün.